Parfüm kültürü

Parfüm kültürü

Taze kahvenin ayıltıcı kokusu, ocaktaki yemeğin iştah açan kokusu, yeni pişmiş köy ekmeği kokusu, sabah aydınlığının ümit veren koku ve esintisi, Karadeniz ormanlarının ferahlatıcı kokusu, ev ve arabalarımızdaki oda kokularımız, toplum olarak çokça sevdiğimiz ve kullandığımız kolonya kokuları, sevdiğimizin kokusu.. Koku aslında hayatımızda sandığımızdan daha büyük öneme ve izlere sahip. Doğada insanoğlu olarak koku duyusu en az gelişmiş türlerden biriyiz, buna rağmen kokunun yarattığı çağrışımları, soyut ve somut imgelere adreslemede başarılı bir beynimiz var.

 

Adrenalin kokusu örneğin doğada tehdit (kaçma veya kovalama) algısı yaratıyor, bazı hayvan türleri kendilerini korumak için hoşa gitmeyen yoğun kokular salıyor, bazıları ise karşı cins türü etkilemek için türün hoş bulacağı soft kokular.

Koku takıntısı üzerine yazılmış gerilim romanı ve bu kitaba uyarlanıp çekilmiş film örnekleri de var külliyatta:

Her koku bizde çeşitli etkiler bırakıyor, düşünce ve duygularımızı değiştiriyor. Bilinç seviyesi yüksek ancak koku duyusu zayıf olan insanoğlu ise kokuyu ziyadesiyle rafine bir zevk olarak ele almayı seviyor. Tüketim toplumunun beklentileri ve pompalanan reklamların da etkisi ile, koku üzerinde muazzam bir algı şekillendirmesi yapılıyor. Reklamda oynayan ünlüden, marka prestijine, hangi mevsim kokusu olduğundan, yaş gruplarının kullanım önerilerine dek parfüm aslında üzerinde büyük bir veri analizi yapılan ve kitlelerin alışına hedeflenen önemli bir kozmetik ve finans ürünü haline geldi günümüzde, ancak bu ürünün ihtiyaçlar hiyerarşisinde üst noktalarda yer almadığını rahatlıkla ifade edebilirim, her bütçeye uygun seçilebilecek güzel kokular üretmiş günümüz endüstrisi. Ama kaliteli kokunun da farkları olmalı elbet.

Uzun zamandır parfüm koleksiyonculuğu yapıyorum, kör alış aldığım parfümlerden memnun kalıp uzun süre kullandıklarım da var, bir iki fıs sonrası tiksindiklerim de. Kör alış yapmayı bu yüzden bir süre önce bıraktım, bunda Türkiye’de dekant satışların gelişmesinden,, satın alma kriterlerimin değişmesine kadar giden bir sürü gelişim oldu tabi.

Parfümler mevsime, hava sıcaklığına, kullanılacağı fiziksel ortama, ten rengine, cilt yağlılık oranına, giyim-kuşama, ortamın ağırlığına, kalıcılık ve silaja (performansa) ve daha saymadığım bir sürü kritere göre seçilmeli. İmza parfümüm dedikleri tek parfüme ömür boyu sadık kalmak, parfüm sevenlerin pek tercih etmedikleri bir şey doğrusu.

Designer ve niche ana başlıkları altında en genel anlamda sınıflandırılabilecek parfüm türleri, yoğunluklarına, kullandıkları esans oranlarına göre farklı kategorilerde ele alınırlar. Bilinenin aksine, çoğu diğer kozmetik ürün gibi, parfümler de sentetik içeriklerden oluşur. Parfümleri birbirine göre daha kaliteli hale getiren bir sürü faktör vardır, kullanılan alkolün türü, esansın içeriği ve kalitesi, parfüm tasarımcısının tecrübesi bunlardan sadece birkaçıdır. Tüm zevkler gibi parfüm de kişiden kişiye farklı kokar, farklı tepkiler alır. Parfüm meraklıları önce kendisi için kokmak ister, sonra başkaları için. Bu noktada, bilinen kriterlerin aksine, kişinin kendi için koktuğu kaliteli parfümü nasıl seçmesi gerektiği tam bir optimizasyon ve kişisel beğeni alanına girer.

Parfümlerin orjinalini sahte ve taklit olanlarından ayırt etmek, aşina bir göz için oldukça kolaydır. Şişe tasarımı, kutu tasarımı, parfümün şişedeki rengi, batch kodu ve daha bir sürü parametreye bakılarak rahatça anlaşılabilir. Ülkemizde sahte parfümler oldukça yaygın olduğu için hem cilt ve akciğer sağlığımızı korumak hem de paramızla rezil olmamak için bu konuyu da iyi bilmemiz gerekir.

Parfüm endüstrisinin geldiği son durum, piyasada sevilerek kullanılan parfümler, kör alışa uygun olan veya olmayan parfümler, fiyat/performans ürünü parfümler ve daha fazlası, sunacağım seminerin konuları olacak. Ufak bir fragmanını gösterdiğim üzere, parfüm seçmek ciddi ve aslında zor bir mesele.

Saygılarımla,

Alp Timuçin Koçak

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir